22 Haziran 2014 Pazar

X-Men: Days of Future Past

Kendimi aksiyona adamış durumdayım. atla zıpla koş vur kır dön dolaş falan filan :)
X- Men serisi her ne kadar beni oldum olası cezbeden bir seri olmasa da izlemeden de geçemiyorum nedense. ( Wolverine sebep olabilir :) )

Bu kaçıncı filmi emin değilim ama hikaye bazında sanırım pek de çekici olmayanı diyebilirim. Filmin ilk sahneleri mutantların ilk okul müsameresi gibiydi. Hepsi yeteneklerini göstermek için ekstra çaba sarfediyor gibiydi. Sonrasında film "Matrix" ile "Geleceğe Dönüş" arasında sıkışıp kalmış gibi geldi. Mutant kardeşlerimizin yok olmaması için geçmişe yaptıkları yolculuğunu anlatan hikaye, seriye yeni bir bölüm eklemek için zorla uydurulmuş gibi geldi. ( ayrıca neden olayın olduğu güne dönüyorlar da daha öncesine dönüp işi garantiye almıyorlar onu da anlamış değilim )
Geçmişe dönerek geleceği değiştirme çabası ileride daha çok X Men ler izleyeceğiz anlamına geliyor sanırım.
Bir kere daha vurgulamakta yarar var. Serinin en iyi filmi olmasa da izlemek de bir şey kaybettirmez.
Benden 7.0 puanı kaptın gitti :P


20 Haziran 2014 Cuma

Captain America


Dün akşam yaklaşık bir on dakikasında uyuyakaldığım ama bilinçaltımın mükemmel zamanlaması ile en güzel sahnerinde uyanarak izmemeye devam ettiğim Marvel hikayesi.

Neden Amerikalıların bu kadar süper kahramanı var ki? Hayır zaten adamlar dünyaya hükmediyor. Asıl bizim bi süper kahramana ihtiyacımız var :)

Neyse politik olmayayım az durim:)

Scarlett Johansson (Nataşa) ne kadar güzelse ( kızıl saç aşkım canlanmış olabilir) , Chris Evans ( Captain Amarika) o kadar çirkin değil mi :P

Hikaye tabi ki de bir süperkahraman hikayesi. Güçsüz vücudu yüzünden orduya girmekte zorlanan Steve (Captain) askeri bir deneyde gönüllü olur ve inanılmaz bir güce kavuşur...Serinin bu ikinci filmi ilk filmin sonunda Kaptanın buz dağında keşfi ve günümüzde uyandırılması sonrası günümüze adapte olmuş hali ile başlıyor. Kendisi asonsörde müzik çalınmaması dışında herşeye alışmış görünmektedir. Neyse konu iyi adamlar daima kötü adamları tekmelerden ibaret.

Ama görsel aksiyonu konusunda bir şey diyemeyeceğim. Çok hareketli ve benim sevdiğim gibi hoplamalı zıplamalı aksiyonun dibine vurmuş bir film olmuş. Çok detay vermeyeyim ama bir kaç noktada beklenmedik detaylar da koymuşlar öyküye.

Bi de niye kötü karakterler iyi karakterlerden daha çekici oluyor anlamış değilim :)

İşe git --- eve gel çemberinden bunalmışlara hareket dolu 2 saat garanti eden bu filmi öneririm. Teknolojisi yüzünden 8.2 lik bir IMDB puanına sahip olsa da ben max. 7.7 vericem :)

17 Haziran 2014 Salı


The Grand Budapest Hotel (2014)

Oscar töreninden beri aklımda olan ama bir türlü fırsat bulup da izleyemediğim bir film idi iki gün önceye kadar.

Kanları donmuş soğuk İngiliz ve Almanlardan bu kadar sıcak bir film nasıl çıkmış şaşırdım doğrusu :P

En sevdiğim tattaki filmlerden biri.

Bence filmin tarifi yine filmin içinde yer alıyordu. MENDL'S de: Birbiri üzerine dizilmiş merak uyandıran hikaye, rengarenk bir görsel şölen ve ustaların tüm yeteneklerini akıttıkları bir lezzet. İşte film - bence başrol oyuncusu sayılması gereken ve  hemen hemen her sahnede yer alan MENDL'S pastaları gibiydi.

Siz de benim gibi tatlı hayranı iseniz ama o kadar caloriyide değmeyecekse bünyeme ekletmem diyenlerdenseniz bu filmi mutlaka seyretmelisiniz. Sadece 1 ya da 2 sahne gereksiz uzatılmış geldi bana o da sanırım Gustave ın uzun ve pek bi güzel olmayan şiirlerinden kaynaklanıyordu.

Arkadaşlarımın beklenmedik bir son spoiler ları benim için çok beklenmedik bir son doğurmasa da 8 puanı rahatlıkla hak ediyor.

Ayırca Ralph Fiennes asla etkileyiciliğinden bir şey kaybetmeyecek :) Her filminde mükemmel mi olur insan arkadaşım bi yaşlan bi çirkinleş yahuuu :P yok illa etkileyici buğulu bakışlarımı atıcam filannn :P



4 Haziran 2014 Çarşamba



Queen ( Kraliçe) :



Filmin adının nerden geldiği ile başlamak istedi canım :) Başrol kahramanımızın adı Rani dir.

Bu da Kraliçe anlamına gelmekteymiş. Nişanlısının kendisini tavlama çabalarında kullanığı bir takma isim oluyor. Queen afişinden de anlayacağınız üzere yine bir Hint filmi.

Rani , ailesinin sözünden hiç çıkmayan toplumun tüm sıkı gelenek ve göreneklerine harfi harfine uyan genç kızımızdır. Ee yaşı kemale erince evlenmesi gerekir. O gün gelip çatmıştır. Yıllardır nişanlı kaldığı Vijay Londra'dan dönmüştür. Düğünleri bir hafta içinde gerçekleşecekken hooopp Vijay evlenmek istemediğine karar verdiğini söyleyiverir.

İşte filmin asıl öyküsü de bu şekilde doğar: Hayal kırıklığı ve mutsuzluk sonrasında hayatı nasıl değiştirir.

Tabi hayatınızın değişmesi için biraz birikmiş paranız ve rezervasyonu yapılmış bir balayı paketinizin olması da yardımcı olmuyor değil :)

Rani Paris te başlatıp Amsterdam da sonlandırdığı tek kişilik depresif balayı yolculuğunda edindiği dostlarla kendini yeniden bulacaktır.

Ne demişler bir kapı kapandığında mutlaka başka bir tanesi açılacaktır. Hayat olaylara ne yönden bakmamızla ilgili bir durum sadece :) Eğlenceli, sıcak, duygusal bir akışkanlığı olan bu tatlı hint filmi izleyin derim :) Benim puanım 7.7




Tamam söz bıktınız Hint filmelerinden biliyorum söz diğerlerine öncelik vereceğim:)