15 Eylül 2014 Pazartesi

Goemon

Bir Japon efsanesi üzerine eğlenceli görselliği fevkaladenin fevkinde bir filmcik.

Tipik bir Robin Hood uyarlamsı olarak gözükse de : özgürlük, dostluk, sadakat, intikam ve inanç üzerine güzel bir hikayesi var. tabi anlayana:)

Bi kere adamlar dövüş ustası daha ne istiyorsun. Usta şinobiler..Goemon küçükken anne babasını kaybeder ve bir Japon derebeyi ( böyle denir sanırım) onu yanına alır ve usta bir şinobi olarak yetiştirir. Hem de kim yetiştirir : Hattori Hanzo.

Ancak derebeyinin anlayışı savaşsız bir dünya yaratmak olunca varlığı da savaşla nemalanmak isteyen kötü kalpli diğer derebeylerince yok edilir. :( Ve hikaye başlar...

Kendini güçlendir çocuk. O kadar güçlen ki kimse artık elinden hiç bir şeyini alamasın..

Bu da filmden aklımda kalan güzel bir cümle :)

İzlenmesinde kayıp olmaz biraz uzun ama :) Benden 7 aldı.


The Fault in Our Stars ( Aynı Yıldızın Altında)


17 yaşında olsanız ve 4 yıldır kanserin pençesinde omzunuda bir oksijen tüpüne bağlı yaşamak zorunda olsanız. Ve annenizin zoru ile gittiğiniz kanserliler dayanışma grubunda hayatınızın ( ne kadar kaldıysa artık) aşkı ile tanışsanız. ve hayatınızın aşkı da kanser olsa....

Kim ister ki böyle bir hayatı değil mi? Ama hayat bu hiç birimiz ne ile karşılacağımız ve nasıl bir hayat süreceğimizi bilmiyor. önemli olan yaşadığımız şu anlarda kalbimizi güzelliklere açmamız.

Hayat bazen planladığımızdan daha kısa olabilir.

Hayat ile ilgili çok güzel motivasyona iten etkileyici sade gerçekçi duygusal sıcacık ve tabi ki acıklı bir film.. İzleyin :) Benden 8.5

Fimden aklımda kalan bir an:

0 ile 1 arasında o kadar çok sayı var ki.. ama 0 ile 2 arasında daha da çok.

seninle 0 ile 2 arasında yaşadığım onca şey için zaman için çok mutluyum. ( özeti buydu yanılmıyorsam)


Edge Of Tomorrow ( Yarının Sınırında)

Film dediğin böyle olur. Başlangıçta çok klişe bir hikayesi varmış gibi gözükse de kesinlikle

zeki , akıcı aksiyonu doğru ve yerinde kullanmış bir hikaye ve filme dönüşüyor. Baş karakter Cage in aynı günü defalarca yaşayabilme özelliği dünyayı istila eden ve insan ırkını neredeyse yok olma tehlikesi ile başbaşa bırakan uzaylı yaratıkları nasıl alt edecek? İşte bu uzun soru cümlesinin yanıtı izlemeye değer bu filmde ...
Leonardo di Caprio dan sonra Tom Cruise da yaşlandıkça güzelleşen adamlardan bence . Hem fiziksel hem oyunculuk anlamında :)

Bu arada baş rol Tom Cruise da olsa da Emily Blunt da rolu ve oyunculuğu ile kesinlikle göz dolduruyordu.

Keyifli ve pişman olunmayacak bir film :) Kesinlikle 8 i hak ediyor.



Godzilla ( devasa Japon yaratığı) 

İtiraf ediyorum ki sırf Ram mutlu olsun diye izledim :P ÇOk saçma bir hikayesi olan çok saçma bir bilimkurgu filmi...

Büyük bir kertenkele nasıl ilgi çekici olabilir ki... :(

hem sen o kadar radyasyonu ver hayvanlara sonra sana saldırdıklarında hüüü de ağlaa... hadi canım ordan. saçma işte ..Hiç beğenmedim ben :)

Ama sevgilim için Godzilla bile izlerim o derece yani :P

benden anca 5 puan aldı.



Belle

Belle . Beyaz bir İngiliz aristokratı ve zenci bir kadının gayri meşru çocuğudur.

Ancak ilginçtir ki Belle nin babası neyapıp edip yıllar sonra bulduğu öz kızını ailesine kabul ettirir ve Belle nin hayatını kurtarır. Evet Belleyi yeni ailesi kabul etmiştir ancak toplum kabul edecek midir?

Hem de nasıl kabul eder. Para işte tüm tabuları bir anda yıkıp siler! Öyleki beyaz bir asil! kadından daha değerli hale gelebilirsiniz.

Kölelik üzerine acı gerçekleri göz önüne seren ( 12 yıllık Esaret kadar olmasa da ) kendi çapında etkileyici bir film. Ve izlenmeyi hak ediyor.

Benden 7 puan aldı. :)