22 Aralık 2014 Pazartesi

The Hundred - Foot Journey : Aşk Tarifi

Bu Hindistan sevdası Hindistan'a gitmeden bitmicek anlaşılan bende :)

elim bir kaza sonrası memleketleri Bombay'dan ayrılmak zorunda kalan aşçı bir ailenin Fransa'nın çok tatlı bir kasabasında son bulan - filmi de başlatan tabi - Avrupa maceralarını içeriyor.

Laptopumun kafayı yemesi neticesinde Note 2 ye Allah Razı olsu duaları ile sonunu getirebildiğim filmde Hindistanlı ve Fransız mutfağı ile birbirleri ile savaşan iki lokantanın hikayesini izliyoruz. Ee ne demişler en büyük aşklar nefretle başlar...

Bu arada neden son dönemlerde yemek konulu filmler bu kadar popüler. Yoksa bu filmler yüzünden mi kilo aldım ben yaaa :(

İlla izlenecekler listenize eklemeyecek olsam da hiç bir şey bulamadığınızda bir iki yemek tarifi ilhamı alabilmek için bile izleyebilirsiniz.

Benden 7.2 aldı. O da Hindistan aşkına:)



Gone Girl: ( Kayıp Kız)

David isimdaşlardan Fincher abimizden güzel olmakla birlikte abartıldığı kadar da mükemmel olmayan bir film .

Tamam hikaye güzel bulmaca çözdürüyor ama çok mu ağır aksak ilerledi nedir o heyacana bir türlü adapte olamadım. Bazı sahneler çok gereksizdi. Fazlaca uzatılmışlığı bir yerden sonra adapte olamadığım heyecanı da yavaş yavaş öldürdü demezsem yalan söylemiş olurum. hayır vaktim olsa kurucam kurgu programını baştan sona kurguluycam ama vaktim yok işte netçen :)

İzlemeyenler için çok detaya değinemiyor olsam da biraz da fazla ca kaba olacak olsam da erkek ağzıyla filmiz özeti : Karı kısmından korkacan arkadaş :P

Anneeeğğğğ .....

Fincher da çok takıcak ama :P benden ancak 7.5 alır bu film.



Predestination:

Tamamen Webteizle.org daki arkadaşın yorumuna istinaden izlediğim bir filmdir kendisi.

Arkadaş kafa yakıcı demişti yorumunda . Yok o kadar değil de gene de paradoksu ile hayli dikkat çekici bir film olmayı başarmış. Filmin gidişatı ile belli bir noktaya kadar çözülebilse de sonunda yok canım dedirten bir son oldu:)

İlk okulla beraber ( en azından benim için) hayatımıza giren ilk paradoks " Yumurta mı tavuktan çıkar; tavuk mu yumurtadan?" nın cevabını bulabileceğiniz :) bir film.

Bence heeep aynı hikayelerden sıkıldıysanız vakit arayabileceğiniz iyi kalitede bir film diyebilirim.

Imdb ile aynı fikirdeyim: 7.5

12 Aralık 2014 Cuma


Fury:


Savaşı yaşamak istediğim tek yer filmler.

İyi savaş filmlerini çok severim. Hayatın en basit en saçma en iğrenç en saf en beklenmedik ve en vahşi yönlerini gösterir hep. Bu zamana kadar bir çok ülke yapımı bir çok film izledim. Elbette hepsi de gerçekte de hangi tarafta yer alıyorlarsa kalemlerini ve kameralarını da o yöne çevirmişlerdi.

Fury de onlardan biri. 2. Dünya Savaşında bir tank bölüğünün başından geçenleri anlatıyor.

Tabi ki savaşın en enleri ile. Brad Pitt çok çok olgunlaşmış, olgunluk çekiciliğini daha da artırmış ve fakat. Bizim saftirik Norman hasbelkader bu grubun içine düşer ve hayatın ne demek olduğunu en sertinden öğrenmeye başlar.

Tanrının neden savaşalara izin vermesi meselesini de kendi aralarında argo şakalaşmalara dökerek inceden yorumlamışlar.

Basit öyküsü ile oldukça etkileyici bir film.

8 point goes to Fury :)



The Maze Runner: ( Labirent)


Sevgili arkadaşım Ebru sonunu dahil her detayını anlatmış olsa da izlemden geçmeyeyim dediğim bir film oldu.
Bir grup gencin kendini tuhaf olayların içinde bulmasından oluşan filmlerden biri. ( hala en iyisi Azumi çakması Açlık Oyunları )
Kahramanımız Thomas kendini etrafı koskoca bir labirentle cevrili bir kapanın göbeğinde bulur. Bu 3 yıldır kısılı kalan diğer çocuklarla bir kaçış yolu bulma çabasındadır.

Biraz Lost havasındaki film sıkışık bir mekandan bir derece olsun merak duyulacak bir hikayeye dönebilmiş.
Film bana bilmem hatırlar mısınız ama "Sineklerin Tanrısı" isimli romanı anımsattı, her ne kadar eline su dökemese de.


Boş vaktin varsa kafa da yormak istemiyorsan öylemesine izleyebileceğin bir film.
Benden ancaj 6.5 aldı.. Sizi bilemem. :)