Brıdget Jones'un Bebeği: 

Sağ olsun arkadaşım Tuğba bana Netflix şifresini verince karşıma çıktı. Hay ben nasıl kaçırmışım bu filmi ona şaştım ama neyse karma karşıma çıkardı işte :)

Bu seriye bayılıyorum.Bu kadar doğal ve komik anlatılamaz 40 lı yaşlarına dayanmış bekar bir kadının durumu...

İngilizler soğuk insanlar diyorum içimden ama sonra adamlar öyle bir komedi filmi yapıyolarki izlerken sesli sesli gülmeye başlıyorum ve bu ön yargımdan bir kez daha vazgeçiyorum.

Hala Bridget Jone'un günlüğü serisini izlemediyseniz. Hemmenn başlayın derim.
Eğlenme garantisi veriyorum..

Benim puanım: 7.5

Two is a Family ( İki Kişilik Aile ) :

Bekarlık sultanlık modunda gününü gün ederek yaşayan bir adamın kucağına bir gün bir bebek bırakıp kaçarsa kızın bir ne olur? u anlatan sevimli bir film. Ben Türkçe Dublajlı izleyerek hata ettim. Çünkü baş kahraman Fransız ve anladığım kadarı ile asıl espriler baş kahramanın İngilizce konuşamaması üzerine dönüyordu. 

Gerçek ebevynlik in ne anlama geldiğini anlatmaya çalışan biraz yüzeysel kalmış olsa da çok da kötü denemeyecek hoş bir aile filmi. 

Boş vaktiniz varsa fındık fıstık yerkene izlenebilir . 

Benden puanı: 6.5

Aquaman:

Böyle içinde aksiyon eğlence ve mitlerin olduğu filmlere bayılıyorum.
Sinema içinde hayatın kendisi kadar muhteşemlik taşıyor. ama hayatta fantasia ile çok sık karşılaşmıyoruz ( Hoş bizim ülkenin kendisi bir fantasia :P ) bu nedenle sinema fantastik olunca daha bir keyifli izleniyor.

Bence 10 yaş üstü çocuklarla ailecek keyifle izlenecek bir film . Aksiyonu bol kası bol esprisi bol :)

Benden : 7.5 aldı.

Green Book ( Yeşil Rehber ) : 

Oscar alacağı en başından belli olan bir film. Bu Oscar ödülleri de tüm heyecanını kaybetti sanki. Eskiden de böyle miydi bilemiyorum ama. Son zamanlar da ödüllerin üstünde tam bir politik sis var .

Aslında film keyifli bir yol hikayesi. Ama her ne kadar başlarına beklenmedik ( aslında beklenen) olaylar gelse de  Amerika'nın yolları gibi dümdüz bir yol hikayesi gibi geldi bana. 

Siyahi bir müzisyen  ve siyahilerden hoşlaşmasa bile para için O'nun şoförü olmayı kabul eden İtalyan bir beyaz. ( siyahi müzisyeni belalardan koruyacak kadar beyazlar üstün değil mi bu filmde de... ah göndermeler göndermeler ) 

Keşke konuyu biraz daha derinleştirseler çok basit bir senaryo üzerinden ilerlemiş bu yüzden de bir sonraki adımlar iyi bir sinema izleyicisi için tahmin edilebilir olmuş. Ama kötü bir film mi kesinlikle hayır. Mutlaka izlenmeli mi? Yaniiii bilemedimmm aslında ama ....

Benden notu : 7.0

Bohemian Rhapsody 

Şimdi bu filmi nasıl değerlendirsem ki diye oturup düşünmeyeceğim. Film aslında muhteşem bir film miydi? Yooo... Oscar alsa da oyunculuk müthiş ötesi miydi? Ehhh kısmennn... Peki ama bu filmi benim için bu kadar değerli yapan neydi?
Tek kelime ile Queen ve dolayısı ile Freddie Mercury'nin kendisi.
Bu araya bir itiraf da bırakmam gerekiyor. Evet adını duymuştum evet bir iki şarkılarını da biliyordum ama şöyle adam akıllı bir bilgiye sahip değildim bu nevi şahsına münhasır şahsiyetler hakkında.
Bir de film tam da bireysel aydınlanma farkındalık devreme denk gelince Freddie Mercury'nin ve dolayısı ile Queen in sahip olduğu muazzam enerji beni resmen çarptı. Hayatı dolu dolu hissederek başkalarının görüşlerini çok da sallamadan ama alçak gönüllülükle , yaptığı işe ( iş dememek lazım yaşama varlık sebebine) bu kadar aşık özümsemiş bir insanı tanıma fırsatı sunduğu için bu filmi beğendim.

Yani bu film şöyle oldu: Bir ben var içimde benden öte...

Muhtemelen benim gibi hissetmezsiniz ama izleyin derim.

8.5