26 Nisan 2014 Cumartesi

The Railway Man


2. Dünya Savaşı. Yer Tayland her zamanki gibi İngilizler'in Krallıklarını! oraya buraya bulaştırma hikayalerinden biri... Ne yazık ki bu sefer bu hikaye onlar için acıklı bitiyor. Kahramanımız Lomax ( ki Colin Firth iyi bir oyuncudur) muhtemelen 18-20 li yaşlarında 2. dünya savaşında içinde bulunduğu birliğin Japonlara teslim olması ile bir takım işkencelere maruz kalıyor. Bunu hayatı boyunca aşamıyor sonra Patti ( Nicole Kidman - o bile yaşlandıysa vay halimize :( / ayrıca böle isim mi olur pati diye... ) isminde bir kadınla tanışıyor ve geçmişe dair korkuları ile yüzleşmeye başlıyor. Film öyküsü gereği savaşın sebebini değil de işkencenin bir savaş suçu olduğunu anlatıyor.. Tam da bu noktada nedense İngilizlere acıyamıyorum, evet işkence bir suç olsa da , Japonların bu konuda ne kadar acımasız olabileceklerini tezahur edebilsem de Atom bombası çalışmalarının İngiltere de başladığını ve sonra İngilizlerin müttefiki bir ülke olan ABD tarafından zaten teslim olmuş bu ülkenin masum halkının tepesine atıldığını bilmek İngilizlere acımama engel oluyor. (ve yıllarca Hindistanlılara yaptıkları işkenceleri de unutturmuyor) Film çok hızlı ilerlemiyor, şuan ve geçmişi birbirinin içine geçirmesi fena olmamış,ayrı bir hava katmış filme. Filmden öğrendiğim en önemli konu olmayan teknoloji ile tren yolu yapmanın ne kadar zor olduğu ve ne kadar çok cana mal olduğu... Ha bu konu ilginiz çektiyse ve daha etkileyici bir film izlemek istiyorsanız o filmin adı Kwai Köprüsü :) The Railway Man benden 6.5 aldı...


20 Nisan 2014 Pazar

Enemy

Türkçeye çevirirsek Düşman diyebileceğimiz bu filmi izlemek için çok da kasmaya gerek yok bence...Sağlam irade :P niz yoksa bir saatte sizi sinema endistürisine düşman kılabilir :P Hikaye o kadar basit ki ...Senaryosu toplasan 10 sayfayı geçmez. Adamın biri izlediği bir filmde kendine çok benzeyen bir aktör görür ve onunla tanışmaya karar verir filan da falan. Sonra karakterler nedense böyle dehşetengiz bir şekilde içinde bulundukları durumdan tırsmaya başlıyorlar. Hayır ortada o kadar korkacak ne var anlamadık ama :) Filmin başındaki egzantirik olsun diye serpiştirilen çıplak kadınlar, tarantulalar filanla bir bağlantı kurmaya çalışsamda sonu itibarı ile - ee noldu ki şimdi dedirten bence son derece gereksiz çok da abartmıyım ama başarısız bir film olmuş. Böyle bir David Lynch özentisi olmuş ama maalesef ki David Lynch olunmuyor doğuluyor...IMDB de bu filmi 7.3 e çıkartan sinemaseverlere David abimizin tüm filmlerini izleme ödevi veriyorum. Sonra gene puanlasınlar.. Otur benden alsan alsan ennn fazla 4 alırsın. Gregor Samsa kılıklı seniiiiğğğ...

15 Nisan 2014 Salı

300: Rise of an Empire

İzleyen bazılarınızın hadi be ordan diyebileceği cümleler kuruyorum tam şimdi :) 300: Bir imparatorluğun yükselişi , serinin ilk filmi olan 300 Spartalı'nın içinden yeniden doğmuş ve genel 1. cisi her zaman en iyisidir kaidesini yıkarak çok daha etkileyici bir iş ortaya çıkarmış. Öncelikle senaristleri ( Zack Synder - Kurt Johnstad) ı bu yaratıcı birleştirme ve diriltmeden dolayı tebrik etmek gerekir. Filmin ilk 10 dk sında ee bu aynı öykü lafımıza karşılık sus da izle dedirtmişler. Bu filmi neden çok beğendim derseniz: destansı bir filmde olması gereken tüm öğeler vardı bence. Hani ailenin yaşlıları bir hikaye anlatır da zihninizin sınırsız görselliğinde onu yaşatırsınız ya.. İşte Noam Murro ki kendisi yönetmenimiz bunu büyük ölçüde perdeye yansıtabilmiş. Görsel anlatım - ufak tefek ( o kadar kanın içinde Artemisa nın elbisesinin kan olmaması filan) aksilikler dışında çok iyiydi. Hiç bir yerde ne bir fazlalık ne de eksiklik vardı. Dövüş sahnelerinin koreografisi yerindeydi. Ateşli silahlar olmadan savaşta insanların nasıl ölebileceğine dair güzel kanlı sahneler yer almakta. Misal kafasını kılıçla yarmak gibi :P Ayrıca kadınları kötü yapan tek etkenin erkekler olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi Artemisa.( Oyunculuğunu da beğendim sayılır) ( hak vermemek elde de değildi kendisine) Ha bi de savaşma seviş lafı da yalanmış..Ettiler de nolduuu ehuahhh....Lafı çok uzatmayayım da öyküyü iki tarafından bakış açısı ve hisleri ile , küçük de olsa ezilen çimenleri de anlatan meraklısı için izlenmesini kesinlikle önereceğim bir savaş masalı olmuş. Filmde geçen " Bu savaşla adamları anılara dönüştürüyoruz" lafını da tuttum... Benden 7.5 aldı İMBD de ne derse desin :)

9 Nisan 2014 Çarşamba

Snowpiercer

Eşimin patronun, eşime önerdiği - ne maksatla olduğunu anlayamasak da- ancak benim bundan bi haber olmama rağmen abdala malum olurcasına " bak  çok ilginç bir film" buldum diyerek seçtiğim film. 2013 Güney Kore yapımı bu filme bilimkurgu - dram hatta fantastik bile diyebiliriz. ( Güney Kore sineması yükselişine devam ediyor. )  İnsanın kendini - var oluşunu - ast üst ilişkilerini hayat memat meselesi sebebi ile bindikleri ve yolculuğu hiç bitmeyen bir tren vasıtası ile anlatıyor. Mekanımız bir trenin içi. Trenin baş kısmısı yaratıcısına, akabinde üst seviyeler, takdir edersiniz ki kıçı da bizim gibi çapulculara düşüyor:) Ama noluyor bu çapulcular isyan etmeden duramıyor. Tabi filmin sonunda isyanların sebebi öğrenmek biraz can acıtmıyor değil. Başlar ve ayaklar konulu sahne çok etkileyiciydi. Şu anki politik hassasiyetle izlediğinizde kendinize ve sisteme bolcana küfür edebilirsiniz... Ben çok beğendim. Tek mekan olmasına rağmen bir an olsun sıkılmadan merakla izliyorsunuz ve bittiğinde hayata boş dönmüyorsunuz. İMDB 7.1 vermekle ayıp etmiş bence... Benden kocaman bir 7.7 geliyor :)